uzman arıcılık

27 Ekim 2015 Salı

ARI OTU- FASELYA

                                         
ARI OTU(FASELYA)
  Arı otu, tek yıllık bir bitkidir. Kuzey Amerika kökenlidir. Denizden yüksekliği 500 m ye kadar olan bölgelerde ve daha çok kayalık, taşlık arazilerde görülmektedir. Önceleri erozyon kontrolü, kuru ve yeşil ot olarak kullanılırken, daha sonra arı merası oluşumunda etkin bir şekilde yararlanılmaya başlanmıştır.
Arı otu, Çukurova Bölgesi dışında Akdeniz, Ege ve diğer sahil kuşağında kışlık ara ürün olarak yetiştirilebilecek bir bitkidir. Arı otu, arı merası olarak kullanılır. Bol çiçeğe sahip olması, uzun süre çiçekli kalması, çiçeklerinin bol miktarda polen ve bal özü içermesi nedeniyle bal arıları tarafından çok   sevilmektedir.
  Arı otu 60-100 cm kadar boylanan bir bitkidir. Sapın üzeri dikenimsi tüylerle kaplıdır. Bir çiçek salkımında çiçeklenme, yaklaşık bir hafta sürmektedir. Dünyada 13 türü vardır, ancak 5 türü arı merası teşkilinde kullanılmaktadır.

ARI OTU (FASELYA) EKİMİ
  Faselya (Arı otu) ekim zamanı ılıman bölgelerde (Çukurova Bölgesi dışında Akdeniz, Ege ve diğer sahil kuşağında)sonbaharda yapılabiliniyorken sert iklime sahip bölgelerde ilkbaharda yapılır.
Arı otunun yetiştirilmesi, tohumlarının biraz küçük olmasından dolayı, daha özenli bir tohum yatağı hazırlanmasını gerektirir. Ekimi yapılacak arazinin toprağı iyice sürülüp inceltilmelidir. Ekim 20 ile 70 cm aralıklı sıralara yapılabilir. Dekara 5-6 kg saf azot ve fosfor gelecek şekilde gübrelenmelidir, ekimden önce tohumluk karıncaya karşı ilaçlanmalıdır. Ekim şekli; makineli ekim veya elle serpme şeklinde olabilir. Dekara atılacak tohum 1-1,5kg olup 1-2cm derinliğe bırakılmalıdır. Daha sonra toprak kapatılır. Mevsimsel yağış varsa sulama yapmaya gerek kalmazken, yağış yoksa sulama yapılmalıdır.
  Arı otu hastalık ve zararlılara karşı son derece dayanıklı bir bitki olduğundan yetiştirme mevsiminde ilaçlanmasına gerek yoktur.

 Arı otu balarılarının nektar ve polen kaynağı olarak dünyanın en üstün 20 bal bitkisi içerisinde yer almaktadır. Arıların arı otunu daha çok nektar kaynağı olarak kullandıkları, bu sayede daha iyi koloni populasyon gelişimi sağladıkları saptanmıştır. Arılı çerçeve sayısı, yavrulu alan miktarı ve koloni ağırlığı gibi özelliklerde iyileşme sağlanmıştır. Nektar, polen ve bal miktarında %50 artış sağlar.



21 Ekim 2015 Çarşamba

Varroa İle Mücadele



                           

                                               VARROA İLE MÜCADELE


  Yalnızca bal arılarında görülen varroa hastalığı üremek için bal arısı larvarına ihtiyaç duyar. Yaşamlarını arı kolonilerinde devam ettiren ve arıcılığa en çok sekte vuran dış parazittir.
  Varroa paraziti, arıların kanat ve bacaklarında anormalliklere, kısa bacaklılık gibi eksikliklere ve en önemlisi yetişkin bal yapan arıların verim düşüklüğüne sebep olur. Bir kovanın tamamen yok olmasına sebep olduğu gibi başka kovanlara da sıçrama yapabilir.
  Varroa, 1960 yılında Apis mellifera cinsi bal arılarında ilk defa görüldüğü biliniyor. Türkiye’ye 1976 yılında Bulgaristan’a ayçiçeği balı almak amacıyla götürülüp getirilen kovanlarla geldiği söyleniyor. İlk yıllarda bu hastalıkla mücadele edilecek ilaç olmadığı için arıcılığı ciddi manada etkilemiştir.
  Varroa, 1,2mm uzunluğunda, 1.5 mm genişliğinde koyu kahve-kızıl renklerdedir. Dişi Varroalar, delici ve emici ağza sahip oldukları için arıların kanını emerek beslenirler. Varroa erkekleri çiftleştikten sonra ölürler, kışı dişi ergin varroalar geçirirler. Varroaların yaşayabilmeleri için arı larvalarına ya da arılara ihtiyacı vardır.
 
Varroa Hastalığı ile mücadeleyi arıcıların mutlaka bilmesi ve hastalığa doğru uygulama yapması gerekir. Varroa ile mücadeleye balı hasat ettikten hemen sonra başlanmalı ve arıların bal yapmasına bir ay kala bırakılmalıdır. Petek gözleri kapanmadan varroa mücadesi yapılmalıdır yoksa bir işe yaramaz. Biyolojik, fiziksel ve kimyasal mücadele edilebilir. Bal döneminde biyolojik ve fiziksel mücadele yapılırken bal hasadından sonra kimyasal mücadele yapılmalıdır.



 Yeni Ürünümüz  Beemax Varroson Uzman Arıcık'ta!!!!!


13 Ekim 2015 Salı

ARICILIĞA BAŞLARKEN...





ARICILIĞA BAŞLARKEN

Arıcılık, balarısı kolonilerinin, bir kovanda bakımını ve beslemesini yaparak bu koloninin çoğalmasını sağlayarak zirai kazanç sağlamaktır. Arıcılıkta balın yanı sıra polen, arı sütü, balmumu, propolis gibi arı ürünleri de temin edilir.
Arıcılığın tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Ülkemizde de çok yaygın olarak yapılan arıcılık, ülkemizin zengin kaynakları ve değişik iklim koşullarına sahip olması sebebiyle bal verimi farklılıkları olmasına rağmen; güzel yurdumuzun her yerinde arıcılık yapılabilir.
Arı ürünlerinin elde edilebilmesi için öncelikle gerekli olan ilk şey arıcılık bilginizdir. Ülkemizde arıcılıkla ilgili pek çok kurs açılmaktadır. Aldığınız eğitimden sonra arılı birkaç kovan satın alarak arıcılığa başlayabilirsiniz. Almış olduğunuz eğitimi ancak pratik yaparak pekiştirebilirsiniz.

Arıcılığa başlarken ilk adım olarak boş bir kovan alarak içine oğul alabilirsiniz veya arılı bir kovan alabilirsiniz. Ancak bizim tavsiyemiz ana arısı genç, arısı güçlü ve cinsiyeti belli, standartlara uygun olan bir kovan alınarak başlanılmasıdır.

Arıcılığa ilk etapta 3-4 kovan alarak başlanılması tavsiyemizdir. Zamanla arıcılık hakkındaki deneyimler arttıkça kovan sayısının artırılması en uygun olanıdır.
 Arı kovanlarının yerinin baştan doğru olarak seçilmesi önem taşımaktadır. Aksi bir durumda arıların aktif olduğu bir dönemde arılık yerinin değiştirilmesi oldukça zor ve zahmetli bir durum haline gelmektedir.

 Arılık yeri seçilirken fabrika yakını, kirli arazi ve hava, çöplükler gibi olumsuz çevre şartlarından olabildiğince uzakta bir yer seçilmelidir. Arılık yeri bal kaynaklarına mümkün olduğunca yakın seçilmeli ve zengin bir bal kaynağına sahip olmalıdır. Bahçeli bir eve sahipseniz kovanlarınıza burada bakabilirsiniz.
 Arıcılık yapmak için ilk etapta edinmeniz gereken malzemeler: Arıcı maskesi, eldiven,körük, el demiridir. Daha sonra mevsime ve ihtiyaca göre almanız gereken malzemeler olacaktır.